22 Ağustos 2009 Cumartesi

Hüzün ve Serseri

Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra,
Büyülü, mavi, derin ve ışıl ışıl yanan
Bambaşka denizlere, bambaşka semalara,
Şu kahrolası şehrin simsiyah havasından?
Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra?

Hey trenler, vapurlar beni burdan götürün!
Ne var gözyaşlarından çamurlar yuğuracak?
Arasıra der mi ki Agathe'ın ruhu, üzgün,
'Nedametten, azaptan ve ıstıraptan uzak
Hey trenler, vapurlar, beni burdan götürün.'

Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet,
Ey, sadece sevincin, aşkın ürperdiği yer,
Ey, her ruhun içinde bulunduğu saf şehvet,
Ey bir ömür boyunca gönül verilen şeyler!
Ne kadar uzaktasın ey mis kokulu cennet!

Ah o yeşil cenneti, çocuksu sevdaların,
O koşuşlar, şarkılar, o demetler, buseler,
İnildeyen kemanlar arkasında sırtların,
Akşam, korkuluklarda şarap dolu kaseler,
- Ah o yeşil cenneti çocuksu sevdaların!

O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde
Çok daha uzakta mı yoksa Çin'den, Maçin'den?
Beyhude bir arzumu inildeyen dillerde,
Canlanan bir hayal mi billur sesler içinden,
O bilinmez zevklerin yüzdüğü masum belde!

Baudelaire

8 Şubat 2009 Pazar

Anneler Oğullarını Affetmez

...Simsiyah bir gece giydim yüzüme!
Sana geldim yas tutar gibi
Sana geldim yağmur altında,
bütün atları yaralı bir posta arabası gibi
Annemin elini öper gibi öptüm seni dudaklarından
'Beni annemin yanına gömme sakın' dedim sana
'Beni hiç gömme, ben hep burda kalayım'
'Bu evde çürüyeyim seni ıhlamur kokan yatağında'
'bu evde dökülsün etlerim
yaz'ı kırarak sonbahara başlayan bir ağacın döktüğü yapraklar misali'
Annemin elini öper gibi öptüm yine seni dudaklarından
sonra alnıma götürdüm dudaklarını ince ince,
kibarca 'Affet beni anne' dedim
'Affet, tüm bunlar bir ölünün hayatta kalma heyecanından! '
Küçük İskender