23 Eylül 2012 Pazar

Ağlama Meleği



kaya sansarlarını saklayan ormanlar ağlıyordu
dolmuşlar,unutulmuşlar ve çarşamba günleri ağlıyordu
baktığım her şeyi öldürüp öldürüp bırakmıyordu ağlamak

kalbim! 
bana günahlarımı hatırlat! 
ben onun gözyaşı olabilmek için 
sana ne yaptım

içimde vahiyler ağlıyordu
içimde sevdiğim kadının içi ağlıyordu
ben ağlıyordum

garipti gidişi
tarihin çizdiği bütün haritaları yalanlar gibi
tarihin olmadığı bir yere gitti
kim oraya doğru bakıp bir soru sorsa
gidip de geri dönmemekten kendini geri alamaz

ben onun arkasından giden değildim
suçluydum
bir daha tekrar edilmeyecek olandım
o an gelip geçmişti
o yüzden cehennemin cehennemindeyim

hiçbir tren yolculuğu dindirmeyecek 
yüzümdeki yaralı hayvanın sesini
seninle hiçbir yere varamadığımızda fark ettim 
dünyayı unutmak için yanlış aşkı seçmişim

duy! bayan q.
şimdi intihar etmek çocuk işi 
çekip gitmek cesaret
unutmaksa karavana

kalbim pavyona satılmış bir kadın gibi 
anneliğine geri dönüşsüz


kalbim jet ceset
kalbim artık beni unut
kalbim artık boğul!

şimdi hayat
tanrının sessizliği kadar kimsesiz
şehrin kafasına sıkılması gereken bir mermi kadar imkansız

orada dünyada
dünyanın tüm cumhuriyetleri kan içinde kalsın
kara karanfillere yaltaklanan akşamlarda aynaya baktım 
yüzümdeki aynanın yalnızlığını okuyamadım

burada yalnızlık beni delilikle terbiye etti
gideceğini bilmektense uyumak istiyorum
sen gitmeden uyandığımda da kendimi ölü bulmak

yağmurda
tüm geçmişimi unuturcasına sana sarıldım
sende kırmızı bir gülün içindeki elini yüzüme sil
nasılsın?
diye soracak olursan 
ağlıyorum
nasıl ağlıyorsun?
diye soracak olursan 
bir kadeh rakıya bir damla kan damlar gibi

mutsuzum
mutsuzluğun ansiklopedisi oldum bu pezevenk şehirde
her günüm a'dan z'ye kan! 

çünkü nahif çocuklar yağmurda yanarak büyür 
şehirlerin tersine


jan ender can

3 Eylül 2012 Pazartesi

Fante




"Ey New Hebrides'li sevgili
Güveninle alay etmemem için yalvar bana.
Çiçek gibi açan yitik cennetlerin ortasında bir beyittir aşk
parçalanmış düşlerin oynaşını ve refahını getir bana.
Ondokuzuncu yüzyıl sonunu arzuluyor yüreğim,
Muhasara günlerini.
Tasalanma, ey sevgili! Başını kaldır kalenin burçlarına bak!
Hainden kaç, aşka merhamet et sadece,
Ve kelleme bedel konduğunda
yüreğime inan."

John Fante