18 Kasım 2011 Cuma

Üçüncü Set: Sonsuz Uyum



Yırtılmış bir tenis topu olmalıyım
Diye yineledim bu sabah
Pespembe hamağıma uzanarak
Ve pespembe kendime
Uznarak bir yabancı gibi
Ve dünyanın bütün yönlerini
Ve dünyanın bütün vakitlerini
Aynı anda ve birden
Gören ben
Bir de dedim ki
Yırtılmış bir tenis topu da olsam
Ne çıkar
Çünkü ben
Gene de
Yusyuvarlak bir yaratığım
Önce bir söz yuvarlağıyım. Sonra
Ağzımla gözlerimle göğüslerimle
Omuzlarımla ve kalçalarımla
Ve topuklarımla ve karnımla
Ve dizkapaklarımla ve oyluklarımla
Her yanımla, ama her yanımla
Ufuksuz bir dünyayla örtünmüşüm de sanki
Bir sürü yuvarlaktan oluşmuş
Yusyuvarlak bir yaratığım.

Ah sonsuz uyum, sonsuz uyum
Sapsarı, güz kokulu, yanık sümbül gözlü bir kızdım
Daha sapsarı, daha güz kokulu, daha yanıl sümbül gözlü bir kadın oldum
Yaşamın huyuydum artık. Kim bilir kimin
Kimlerin anısıydım
Üstü haçlı deniz kabuklarını işler gibi
Yaşanan bir çağın arasından fışkırmış
Yepyeni bir çağı işler gibi
Ağır ağır işledi bir deniz beni
Suyu suyuma vurdu
Suyu suyuma uydu
Büyülenmiş bir kırlangıçtı da sanki
Sonunda
O sonsuz
O derin
O görkemli uyumu buldurdu bana.

Ve ben ki
Güzel yazmayan ama güzel anlatan
Ve güzel anlatılan
Bir sanemdim de saklanmamı dışa çıkardım
Ve eşsiz kâselerimle içkimi sundum
Ve bir ortaçağ sahhafı gibi
Özenle yerleştirdim kendimi
Yaşamın büyük suyuna
Kösnül suyuna
Kendimi buldum.

Nedir ki, dedim, bir büyük aşk bir çoğul aşktan başka
Onu ben yaratmadım mı
Öyleyse ben kullanıyordum.


Tenis Öğretmeni, Edip Cansever

Hiç yorum yok: